Atıl Bey sizin
Avusturya Kraliyet Ailesi'nden Hollywood’a kadar birçok ünlü ismi giydirdiğinizi
biliyoruz. Atıl Kutoğlu’nu sizden dinleyelim.
Benim kendimi
anlatmam bana hep zor gelir ama ben kendimi mesleğini çok seven ve modayla
insanlara güzellik ve mutluluk vermeye çalışan bir idealist sanatçı diye
özetleyeceğim kendimi. Türkiye'yi Türk kültürünü Avrupa ve Amerika başta olmak
üzere tüm dünyada tanıtmaya çalışan Türkiye için ve insanlarımız için sempati
uyandırmaya sağlayacak faaliyetlerde bulunan bir modacı olarak tanımlayabilirim.
Yani mesleğini bu yönde de kullanmaya gayret eden bir modacı olarak anlatacağım
ben kendimi.
Türkiye’yi bundan daha
güzel tanıtamazdı başka biri bu şekilde.
Çok teşekkürler.
Öğrencilik yıllarımdan bu yana elimden geldiğince hep yanlış, az ve farklı
tanındığımız yönünde ön yargılar olduğu için bunları yıkmaya çalıştım. Hem
kendi duruşumla, kimliğimle hem de verdiğim röportajlarla, koleksiyonlarımla,
defilelerimle Türkiye’nin dinamik, modern ve çok zengin renkli bir kültür
mozaiği olduğunu tüm dünyaya anlatmaya çalıştım bugüne kadar.
Geçmişe dönelim biraz… Lise
yıllarınıza. Alman Lisesinde defile düzenlediniz. Belki de bu defile dünyada bir
ilkti. Bu büyük bir cesaret.
Evet, doğru. Öğrenci
olduğum Alman Lisesinde, arkadaşlarım, okulun havalı hoş kızları hep benim
tasarımlarımı diktirip giyerlerdi. Dolayısıyla lisenin sonuna doğru bende
‘Neden bir koleksiyon oluşturup güzel, görkemli bir defile yapmayayım yıl
sonunda’ diye bir fikir oluştu. Bunu resim hocamız Herr Schneeweiss da
destekledi, müdürümüz de destekledi. Ve bir ilke imza attım. Kız arkadaşlarım
da severek ikişer üçer elbiseyi seçip diktirdiler, modellik yaptılar. Zengin bir
koleksiyon ortaya çıktı. Ama modaya hep kültürel bir şekilde yaklaştım. O
defilemde de giysilerimi Osmanlı'dan Bizans'tan Selçuklu'dan başlayıp günümüze
varan bir çizgide sergiledim. Şimdi bana da inanılmaz geliyor , bunları yapmış
olmak.
Vitali Hakko’ yla
karşılaşmanız var. Bu nasıl oldu ?
İyi yakalamışsınız.
Ortaokul yıllarımda biz de herkes gibi Vakko müşterisiydik. Beğendiğim, saygı
duyduğum bir kuruluş Vakko. Vitali Hakko’ dan randevu alıp, çizimlerimi
göstermiştim. Ve rahmetli çok beğenip hemen Vakko’ nun kapıları sana açık,
burada ne istiyorsan yapabilirsin, staj gibi, gel çalış, bu işi öğren dedi,
benim notlarımda iyiydi çok şükür. Herkes okul sonrası spora, çeşitli
aktivitelere giderken, ben Vakko’nun yolunu tutardım. Birkaç sene ve yaz
tatillerinde çalıştım. Bu işin mutfağını görme fırsatım oldu. Bir hazır giyim
firmasının nasıl sezona hazırlandığını gördüm ve çok etkilendim. Daha sonra
kendi markamı kurmaya karar verdim. Avusturya’ ya işletme okumaya giderken
aklımda bu vardı.
Kaderci bir insan
mısınız? Şu yüzden soruyorum, aklınızda
hep kendi koleksiyonunuzu oluşturmak zaten vardı. Ama bir gün Avusturya da
tramvay beklerken belediye başkanını görüyorsunuz ve onunla görüşüyorsunuz. Bunların
hepsi tesadüf olabilir mi?
Bilmiyorum valla tesadüf
gibi geliyor bana da . Yani kadere de inanırım
ben aslında . Bir şanstı bu benim için, onu kendimce değerlendirmeye
çalıştım ve gidip, kendisiyle tanışarak da ummadığım bir şekilde kariyerimin
kapıları açılmış oldu. Kendisi sanata,
sanatçıya çok değer veren bir belediye başkanı. Bana hemen Viyana Belediyesi’nden ilk defilem, ilk koleksiyonum için yardım planı çıkardılar ve Viyana
Ekonomi Üniversitesi’nin de tarihinde herhalde ilk olarak – Alman Lisesinden
sonra - oradaki okulun güzel kızları da
yine benim koleksiyonlarımla, sene sonunda, İstanbul’u anlatan ‘ Moda
Ekspezisyon İstanbul’ adı altında, İstanbul’ un tarihçesini anlatan ve günümüze
gelen ve bunu slaytlarla görsel öğelerle destekleyen bir defile sergiledim.
Muhteşem!
Viyana Belediye Başkanı’nın hanımı, o zamanlar tanımadığım ama daha sonra tanıştığım ünlü müzikal ve
ses yıldızı Dagmar Koller…
Zaten o sizin dönüm
noktanız sanıyorum, tanınmanız açısından…
Evet, evet, onun giymeye
başlamasıyla da kıyafetlerimi, çok, tabi ki, daha çok tanınmaya başladım. Daha
sonra Avusturya Prensesi Francesca von Habsburg birgün butiğime müşteri olarak
geldi ve kendisiyle o şekilde tanıştım. Birçok kıyafet satın aldı. Bugün hala
en yakın dostlarımdan biridir kendisi. Evet, yani kader kısmet bir yerde. Bana
Avusturya üzerinden uluslararası bir kariyerin kapılarını açtı.
Aslında ben şöyle
düşünüyorum: siz birşeye inanıyorsanız, birşeye gönül veriyorsanız Allah
önünüzdeki tüm engelleri kaldırıyor.Kapılar ardına
kadar açılıyor, tabi fırsatları değerlendirebilirseniz.
Yani tabi ki bunlar,
güzel fırsatlardı ama birçok zorluklarla da daha sonra mücadele ettik.
Kariyerim böyle tereyağı gibi, çok da kolaylıkla yürümedi tabi.
Peki neydi o
zorluklar?
Bir Türk ismi olarak benden
beklemiyorlardı. Avrupa’da "Siz Türk olamazsınız," falan diyorlardı. Ama basın,
Avusturya basını burada altını çizmeliyim, hakikaten ilk andan itibaren, bana yabancı uyruklu birisi olmama rağmen çok
destek oldu. Çünkü sanata, sanatçıya, kabiliyeti olan insanlara saygı
duydukları için, benim de çalışmalarımı överek sayfalarına taşıdılar. Birçok
kez Avusturya’nın En İyi Modacısı Ödülünü aldım.
Ödülleriniz herhalde bu odayı dolduracak kadardır..
Evet, hani o kadar
olmasa da bir hayli ödül aldım.
Peki 4 Aralıktaki muhteşem
güne gelelim. Siz Avusturya Cumhurbaşkanı'nın, onun eşinin ve Sanat Bakanı’nın
da katıldığı bir törenle sanat ve bilim dalında en büyük nişanı aldınız..
Evet, Avusturya
Devleti’nin bilim ve sanat adına verdiği en büyük nişanı bana layık gördüler.Hatta işte şimdi telefonlarım susmuyor. Birçok kişi
arıyor. Türkiye’ den de dostlarımız katıldı o güne ve geceye. Böyle bir şeye
beni layık görmeleri, bunu çok az sanatçıya, çok ünlü opera sanatçılarına
Placido Domingo gibi yada Anna Netrebko gibi genellikle , çok az çok seyrek
sayıda sanatçıya layık gördükleri bir ödül. Bizzat Cumhurbaşkanının onayıyla
imzasıyla Kabul edilen, çıkan daha doğrusu, devlet nişanı ki ben böyle
ödülleri çok önemseyen birisi değilim ama bu bana özellikle heyecan veriyor.
Muhteşem bir gurur.
Ülkemiz için de öyle.
Evet, bir Türk
olarak böyle bir şeyi, kültür ve sanat ülkesi olan Avusturya’nın, katı kuralcı
ve aslında zor beğenen tutucu bir şey olarak bilinmesine rağmen bana bunu layık görmeleri beni çok sevindiriyor ve o
günün heyecanını yaşıyorum.
Avusturya
Prensesini giydirmek zor mu? Kaprisleri çok mu, istekleri çok mu?
Aa, hiç değil! Yani
bir Camilla von Habsburg var, Prenses von Habsburg bir de Prenses Francesca von
Habsburg var. İkisi de von Habsburg hanedanından. Avusturya- Macaristan
İmparatorluğu’nu kurmuş ve yönetmiş hanedanlıktan. Ayrı şahsiyetler ama çoğu
kez mütevazi, sorunsuz ve son derece şeker insanlar. Türkiye’ ye geldiler
defalarca. Camilla daha yeni benim İstanbul Fashion Week’teki defileme geldi
onur konuğu olarak. Çok güzel anlaşıyoruz, çok da yakın dost olduk
kendileriyle. Onlarla çalışmak çok büyük keyif. Tabi böyle köklü ailelerden
gelen isimlerin üyerinde bir Türk modacının, bir Türk markasının görünmesi de
beni özellikle ülkem adına da Türk tekstil ve modası adına da gururlandırıyor.
Çünkü onların giydikleri tabi Avrupa basınında yer alıyor. Çok üst düzey
çevrelerde bahsediliyor. Soruyorlar , onlar da bizim markamızı telaffuz
ediyorlar. Güzel bir reklam oluyor.
Tabi ki, çünkü Atıl
Kutoğlu dünyada Türk olarak tanınan önde gelen isimlerden bir tanesi. Bunu ben
yurt dışındaki arkadaşlarımdan biliyorum.
Evet yani böyle
bir yere taşıyabildiysem arkamı hem kendi adıma hem de ülkem adına güzel şeyler
ifade ediyorsa yurt dışında özellikle yabancılara markam, güzel bir Türkiye
portresi çiziyorsam, benim için ne mutlu.
Atıl Kutoğlu’nun stili nasıldır?
Atıl Kutoğlu tarzı
Türk ve Osmanlı kültüründen ve sanatından esintiler taşıyan ama son derece
modern sade ve güncel çizgilerle, günümüz kadınının hem günlük hayatta hem
gece davetlerde, kokteyllerde giyebileceği konforlu şık ama aynı zamanda da
abartısız giysilerden oluşan bir çizgi.
Siz sadeliği
seviyorsunuz.
Sade ama
çarpıcı. Yani sade derken minimalist, hiçbir esprisi olmayan kıyafetler değil
ama kitschten abartıdan uzak, kendi içinde parıltısı, işlemesi, drapaleri olan,
kendi içinde bir dengesi olan ve abartıya kaçmayan bir çizgiyi tercih ediyorum.
Bağırmayan bir lüksü tercih ediyorum.
En sevdiğiniz yemek?
Karnıyarık.
Gerçekten mi?
Evet.
Çocukluğumdan beri en sevdiğim yemek karnıyarıktır. Ama yemek ayırmam aslında.
Birçok yemek severim. Özellikle de Türk yemeklerini daha çok seviyorum
diyebilirim.
Hayatınızda en mutlu
olduğunuz an?
Hayatımda en
mutlu olduğum anlar var. Defilelerimin finalleri, coşkun alkışlarla podyumda
göründüğüm bir iki an ki çok utansam da çekinsem de o birkaç dakikalık an
önemli benim için. Yeğenlerimin doğduğu anlar benim için çok önemli. Böyle ödül
aldığım günler önemli. Çok şükür birçok güzel anı var bu şekilde hatırladığım.
Önemli olaylardan önce
dua ediyorsunuz değil mi?
Evet, defilelerden
önce…Aslında birçok kez ederim. Hemen hemen her gece yatmadan önce etmeye
çalışırım, eğer çok yorgun değilsem. Ve benim için çok önemli olayların
arifesinde de bildiğim birkaç Arapça duayı okurum.
Peki nazar duası da
okuyor musunuz?
Yok nazar duası yok
onların arasında bildiğim kadarıyla. Ama bundan sonra onunla da ilgileneceğim,
onu da öğreneceğim.
Batıl inancınız var
mı?
Çok fazla
yoktur açıkçası. Pek fazla önemsemem. Dualarımı okumam benim için daha
önemli.
İstanbul sizin için ne demek?
İstanbul benim için
heyecan verici, tasviri çok güç, çok zengin mozaiği olan bir tutku diyebilirim.
İnsanın onsuz yaşayamayacağı, ya da gelmeden, ondan beslenmeden, onun
güzelliklerini doya doya yaşamadan hayatın çok renksiz olacağı bir yer
İstanbul. Bir yer, bir olgu, bir şehir İstanbul, bir yaşam tarzı. Burada
doğuyla batının mükemmel birlikteliği hem kültürel açıdan hem tarihle günümüzün Contemporary Art da şimdi İstanbul’da son derece revaçta. Modern sanat da… hem
geçmiş hem gelecek burada birleşiyor.
Hem Asya hem Avrupa birleşiyor. Hem insan mozaiği, hem entelektüeli, hem açığı,
kapalısı, insanlarıyla, muazzam zengin bir insan ve kültür mozaiği İstanbul.
Dünyada eşi benzeri az olan bir yer.
İstanbul bir kadın
olsaydı, onu nasıl giydirirdiniz?
İstanbul bir
kadına da benziyor aslında birçok yönüyle. Bilmiyorum yani şimdi çok uç bir şey
söylemek istemiyorum ama biraz kadınsı, seksi giydirirdim diye düşünüyorum.
Çünkü çok şahane bir kadın olurdu İstanbul herhalde. Ama belki de idare etmesi
zor bir kadın olabilirdi.
Bir trend analizi
yaparsak… Türk kadınında on yıl öncesine göre ne gibi değişiklikler var?
Türk kadını
bence, her geçen yıl daha , yani her zaman Türk kadını erkekler kadar güçlüydü
bence.
Yani Türk kadınının ben
geliştiğini görüyorum. Kapalılık da bir gündem yarattı. Türkiye’de bir kapalı
kadın olayı daha gündemde ve göz önünde oldu ama bu kapalı hanımlarımızın da
çoğunun son derece hayatın içinde, yani hayattan kopuk ve ezilen kadın tipi
olmadığını; hayatın içinde, üreten, olayları takip eden, kültürü takip eden,
kendi duruşunu koruyan kadınlar olduğunu gördükçe de bundan mutluluk duyuyoruz,
sizler gibi.
Teşekkürler. Peki
modern muhafazakarlık hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bunu
duymamıştım.
Çok gündemde bu da.
Başörtülü olup makyaj yapmak, renkli giyim gibi.
Ben insanların
sonuçta başka insanların özgürlüklerini kısıtlamadıkça ve toleranslarını
kaybetmedikçe her şeye saygı duyuyorum açıkçası. Eğer modern konzervatizm de
buysa hani, bu da benim için normal, takdir edilecek bir şey.
Siz her görüşe saygı
duyan bir insansınız. Özlediğimiz insan aslında…
Yani insanlar
hani ne bileyim kendi dinsel açılarından dolayı, bazı kendi içlerinde kuralları
olabilir. Ama bunun bir baskı haline, ya da farklı yaşayan dinini çok fazla ön
planda yaşamayan veya dinine çok fazla zaman ayırmayan… Ne demiş dinimiz ‘
Çalışmak en büyük sevaptır,’ demiş. ‘Başka insanlara iyilikler yapmak en büyük
sevaptır,’ demiş. Bir tarafta belki dini görevlerini yerine getirmiyorlar ama
karakterleri düzgün, insanlara iyilik yapan, faydada bulunan insanların hepsi
aslında sevap işlemiş oluyor. Dolayısıyla kimsenin birbirini eleştirmemesi ve
zorlamaması lazım ama bu mozaik ve çeşit içinde de insanlar kendi kararlarını
kendileri vermeliler.
Türkiye
muhafazakarlaşıyor mu? Bu tartışmaya çok açık bir konu, ister cevaplar ister
cevaplamazsınız…
Son günlerin popüler
konusu diyebilirim.
Şöyle sorayım;
Yani on yıl öncesine göre, size gelen taleplerde etekleri daha uzun olsun,
dekoltesi daha kapalı olsun gibi bir artış var mı?
Aslında artış yok
açıkçası, bana gelen müşteri kesimi her çeşit müşteri geliyor. Daha tutucu,
daha konservatif insanlar da var. Son derece dekolteye açık kıyafete alışık
insanlar da var. Herkes kendi çizigisinde devam ediyor. Özellikle insanların
bir şekilde kapanmaya doğru olduğu yönünde filan bir tecrübemiz yok. Kapalı
hanımlarımız var, onlar da bazen son derece iddialı parçalara imza atmak
istiyorlar.
Peki bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bence güzel bir şey,
çünkü kapalı olmak demek, Türkiye’ de en azından kapkapalı olmak değil. O
yüzden onların da son derece güncel trendleri takip edip kendi tarzlarına
uyguluyor olmaları benim için son derece takdir edici.
Bir dönem Hayrünisa
Gül için 10 parçalık koleksiyon hazırlayacaktınız ama basın bunu çok abartınca…
Ay ne kadar güzel
bilgilere sahpsiniz. Doğru ürküttü…
Bildiğim kadarıyla
sizin tasarımını yaptığınız eşarplardan da kullanıyor.
Aynen çok doğru.
Karşılıklı böyle bir çalışmaya başladık ama biz de bir şekilde tahmin edemedik
basında o kadar….
Basın neden bunu bu
kadar dallandırdı, budaklandırdı?
Herhalde ilgi çekti.
Onları da belki suçlamamak lazım, güzel bir konu. İlk defa bir kapalı "first
lady"nin moda konusunda böyle bir teması olması belki ilgilerini çekti. Tabi,
bilemem, hayırlısı neyse o şekilde olsun ama bizim dostluğumuz baki. Dediğim
gibi böyle çok teferruatlı bir gardırop olmasa da bazı ürünlerimi kullanmaları
beni gayet mutlu ediyor.
Peki Emine Erdoğan? Onunla
çalışıyormusunuz?
Emine Hanım’la
da dostluğumuz vardır. Kendisi de eksik olmasın defilelerimizde veya
açılışlarımızda telgrafla, mektupla tebrik ederler. Çok nazik kendisi de. Ama
ona bir kreasyon hazırlama durumumuz olmadı. Ama eşarplarımdan kendisinde de
olduğunu tahmin ediyorum. Başbakan’a bir kravat koleksiyonu hazırlamıştım.
Hatta benim pazarladığım kravatları, yabancı devlet adamlarına da hediye
götürüyordu bir dönem. Ama son zamanda birlikte çalışmamız olmadı.
Beyaz renk Atıl
Kutoğlu için ne anlama gelir?
Beyaz tabi ki
saflığın, duruluğun, temizliğin rengi. Ve son derece de gündemde olan bir renk.
Ama modada biraz zor bir renk, ama çok çabuk kirlendiği için (gülüyor) beyaz
kıyafetler her zaman biraz özeldir hem giyerken hem dikerken zordur. Biraz zoru
başarmaktır aslında. Koleksiyonda hem beyaz kıyafet koymak hem de giymek ama
tabi ki bir duruluk sembolü. Bir temizlik sembolü beyaz. Benim de sevdiğim bir
renktir.
Koleksiyonlarınızda
beyaza ne ölçüde yer veriyorsunuz?
Daha önceki yıllarda ben biraz böyle trendsetter konumunda olduğum için, şu an
böyle çok uygulanan trendleri ben böyle çok önceden yapmış, bitirmiş oluyorum.
Beyazı çok kullandım. Ama önümüzdeki 2013 ilkbahar yaz kreasyonum içinde beyaz
krem renkte çok güzel yazlık giysiler var. Kış için de kış beyazı dediğimiz
ürünler kullanıyoruz ama çok fazla yok. İnşallah çok fazla beyaz ürün resmi
istemeyeceksin benden. Daha biz onu birkaç sene önce çok yapmıştık. Hatta
kırmızı beyaz kullanmıştık. 2010 yılında benim Türk bayrağı temalı koleksiyonumun
tamamı kırmızı ve beyaz renk üzerine kurulmuştu. Yani koleksiyonumun yarısı
kırmızı, yarısı beyaz, bir kısmı da kırmızı beyaz karışıktı böyle. Hem
ay yıldız, hem çizgiler, hem motiflerle… Beyaz çok çok işlediğimiz bir konudur,
severim.
Yaşam alanınızda
beyaz… Gördüğüm kadarıyla çok geniş yer ayırıyorsunuz.
Mağazamda
beyaz çok önemli bir unsur. Mağazamı da Nişantaşı’nda bu showroom mağazam, ünlü
İtalyan mimar Claudio Nardi Dolce Gbbana’nın, Valentino’nun, Floransa’daki
ünlü butik LuisaViaRoma gibi mekanlara imza atmış çok önemli bir mimar ve iç
mimar. Burayı da çok duru, lüks bir minimalizmi temsil eden bu hale döndürdü.
Burası bir klasik, hatta köhne, eskimiş bir Nişantaşı dairesiydi. Çok net
çizgileire burayı bu şekle dönüştürdü ki benim sevdiğim birşeydir. Her zaman
çok %100 modernci değilimdir ama böyle bir ortamda, kıyafetlerin , ürünlerin
rahat uygulanması, öne çıkması için bence showroom ve mağazalarda bu minimalist
çizgi bana çok doğru geliyor. Beni yansıtıyor. Ufak tefek de Türk doneleri var.
Yastıklarımızda ayyıldızlar var mesela, Selçuklu halı motifini tavanda süs
olarak kullandık. Ama beyaz dekorasyonda çok önemli. Benim evde de beyaz
koltuklarım, beyaz kanepem var mesela.
Siz Newyork deyince
aklıma geldi. Siz Newyork’ da Fashion Week; de defile düzenleyen ilk Türk
Modacılardan birisiniz..
Benden önce
Rıfat Özbek düzenledi zannediyorum. Ama uzun yıllar durmadan, ben 8 - 9 sene boyunca
yaptım evet. 99’ dan 2008’ e kadar yaptım. Newyork Moda Haftasında varlık
göstermiş tek Türk designer olarak, hele hele Türk bayraklı koleksiyonumla, o
zamanlar beni lokantalarda gösterirlerdi. Bu işte ünlü Türk bayraklı
kreasyonları yapan modacı diye. Her ne kadar Türkiye’ de biraz başım ağırdıysa
da o konuyla ilgili…
O tepkiye ne diyorsunuz?
Valla
bilmiyorum. O anda bir bayrak sevenler yani % 90 kamuoyu benim yanımda yer
aldı. Türkiye’ nin tanıtımı için müthiş bir imkan, olumlu bir olay dediler.
Dünya basınında benim Türk bayraklı kreasyonlarla, Newyork Tımes’ tan , CNN
Internatıonal’ a kadar yer alması…Fakat bayrak kanunundan dolayı ufak bir pürüz
yaşadık o dönemde. Ama birçok şekilde Türk bayrağını mesela futbol
karşılaşmalarında Türkiye dünya kupasına katıldığı zaman falan da bayan ve bay
izleyicilerin Türk bayraklı tshirtler giymek istemesi de bu yasanın
değiştirilmesine sebep verdi. Ve önemli bir yumuşama oldu anında. Ben de rahat,
derin bir nefes aldım.
İstanbul Fashion Week’
i nasıl görüyorsununuz?
İtkip , Moda Tasarumcıları Deneği ve Birleşmiş Markalar Derneği
birlikte düzenliyor. Büyük gelecek vaat ediyor bence İstanbul Moda Haftası. Ben
varlığımla, defilelerimle, özellikle dört yıldır bu mekanı açtığımdan beri,
Türk modaseverlerle direk temasım olduğu için İstanbul’ un da gelişmekte olan
bir moda merkezi olduğunu düşünüyorum, daha büyük önem taşıyacak. İstanbul Moda
Haftasına da hem ben destek oluyorum, hem ben ismimle, varlığımla, defilemle
İstanbul Moda Haftası’ na getirdiğim yabancı konuklar ve gazetecilerle destek
oluyorum. Tamara Ecclestone geldi mesela, bizim defilemiz ve İstanbul Fashion
Week defilesi… Ben onu konuk olarak davet ettim, ama o ben çıkmak istiyorum
dedi. Her ne kadar bizde bazı çevreler, ‘ ay çok şişman’ ‘ diğer mankenlerin
yanında kilolu kaldı’ vs . diye , bir köşe yazarı galiba eleştirdi ama o kadar,
bunu da eleştirmemeleri lazım . biliyorsunuz aneroksik mankenler olayı vardı.
Kimse artık mankenlerin öyle ölümcül derecede ince olmasını istemiyor. Biz de
hafif biraz yuvarlak hatlı, hem de çok güzel yüzlü hem de çok önemli bir
İngiliz imparatorluk ailesini temsil eden , para imparatorluğu gerçi ama çok
önemli bir aile Formula 1 prensesi olarak geçiyor kendisi. Tabi onun Türkiye’
ye gelmesi, İstanbul Fashion Week’ te benim podyumuma çıkması bir anda olayı
patlattı. İtalya’ da beş altı gazetede, İngiltere’ de beş altı gazetede,
Avrupa’ da birçok televızyonda, gazetede benim tabi ünlü olmamdan dolayı ama
Tamara’ nın da İstanbul Fashion Week’ te olmasından dolayı müthiş haberler yer
aldı. Bu hem İstanbul Fashion Week hem de Türk modası için bedeli ödenmez bir
reklam anlamına geliyor sonuç olarak. O yüzden ben Fashion Week’ i önemsiyorum.
Ve hakkaten destek olunması gereken bir oluşum. Bütün Türk markalarının,
modacılarının orada vitrine çıkması gerekiyor diye düşünüyorum. Bütün ülkelerde
bu böyle yürüyor çünkü.
Newyork ve Paris Moda
Haftalarıyla yarışacak düzeye gelir miyiz?
Bir Paris dediğin zaman ünlü markalar, modacılar, bir elin
parmağı kadar değil. Çok. Onlarca , yüzlercesi var. Bizde tabi dünya modasına
yön verecek isimler çok az henüz. Ama sektörün bunu desteklemesi lazım. Kendi
içinde çatışmayıp, herkesin hem modacıların, hem ticari firmalarin, hem lüks
sektöründeki herkesin İstanbul Moda Haftası’ na odaklanıp onu yükseltmesi
lazım. Paris’ de de böyle olmuş, Milano’ da böyle olmuş. Çünkü bu bulunmaz bir
fırsat. Bu güzel , heyacan yaratan bir oluşum tüm dünyada. Bir yerde bir fashion week varsa, modadan,
hoşluktan, giyinmekten, kozmetikten, lüksten hoşlanan insanların hemen ilgisini çeken ve katılmak istediği bir
hafta demek oluyor bu. Her yerden gazeteciyi ülkenize çekiyorsnuz. Bu sadece
defileler değil, bazı açılışlar olabilir, restorantlarda, kulüplerde bazı
partiler olabilir. Bütün bunları bir hafta çatısı altında topladığınızda,
ülkenin, şehrin çok güzel bir tanıtımı olmuş oluyor. Dünyanın her yerinden
alıcılar, meraklıları, basın mensupları gelip bunu dünyaya duyurmuş oluyorlar.
Ülkeniz de prestij kazanıyor böylece. Prestij kazanınca hem dünyada insanların
bakışı değişiyor, hem daha zengin turist, daha varlıklı aileler daha çok
gelmeye başlıyorlar. Ve ülke bundan tabi ki fayda sağlıyor, gelir sağlıyor.
Beğendiğiniz
yerli ve yabancı modacılar kimler?
İsim saymak
için aslında hazırlıklı olmak lazım. Her seferinde de ben hep düşünürüm
hangisini önce saysam, hangisini unutacağım şimdi diye… Yabancı Alber Elbaz
Lanvin’ i beğeniyorum. Alber Elbaz Lanvin için çiziyor. Şu anda Dior’ u yapan
Raf Simons’ u beğeniyorum Belçikalı bir arkadaş. Karl Lagerfeld’ i Cahnel için
muazzam birşey tabi ki o yaşta onları yaratması, o defileler, o düşünce zinciri
muhteşem. Balenciaga Nicolas Ghesquiere beğendiğim bir arkadaş. Ralph Lauren
markasını tamamen bir imparatorluk kurduğu için seviyorum. Yani çocuk
kazağından ev dekorasyonuna kadar muhteşem
şeyler yapıyorlar.
Bunlar ilk aklıma geliyor.
Türk meslektaşlarımdan da birçoğunu başarılı buluyorum.
Bu sezon hangi renkler
trend?
Kış modasında
yaz modasına da hakim olan şeyler lacivertç sşyahın yerini bir lacivertin alma
durumu var. lacivert çok etkinç bakır, dore, lame , parıltılar çok etkin. Büyük
para gibi payetler pullar devam ediyor farklı optiklerdeç Swarovski kristalleri
varç Gül Kurusu, pembe tonları son derece gündemde. Volumlü kıyafetler, daha
bolç kesimler büyüdü, oversize oldu. Hem gece kıyafetlerinde hem gündüz
kıyafetlerinde, böyle çok dar dar şeyler azaldı biraz. Deri hem gündüzde hem
gecede çok var. Deri renklere büründü ama siyah, kahve, lacivert derilerde
bordo deri de çok moda. Kürk çok moda. Bir de geometrike ve grafik desenler çok
moda. Yaz koleksiyonlarında da tek parça
elbiselerle birlikte tekrardan çok parçalı kombinler, yani bluz-etek,
bluz- pantolan, yelek gibi çok parçalılığa doğru dönüş var. Son yıllarda tulum
elbise olayına odaklanılmıştı. Şimdi tekrar sepertates dediğimiz parçalara
bölünüyor.
Bu çok şık dediğiniz
isimler kimler?
Madonna’ yı her
zaman cool buluyorum. Sharon Stone’ u çok beğenirim. İngilizlerden Kate Moss’
un bir tarzı var, çok güzel giyiniyor. Jerry Hall , Elizabeth Jagger, Tamarra
Ecklestone, Prenses Carolin’ i beğenirim. Bir de onun kızı Charlotte Casiraghi
şık giyiniyor. Türkiye’ den de Nevbahar Koç, Afet Karacan, Karolin Koç, Heves
Ekinci gibi isimler.
Son olarak
okuyucularımız için neler söylemek istersiniz?
Meslekleri veya
yaşamları ne üzerine kurulmuş olursa olsun, modayı ve sanatın diğer dallarını
ve kültürel olayları takip etsinler. Sergilere gitsinler. Defilelere gitsinler.
Modanın nimetlerinden kendilerini uzak tutmasınlar. Hayatlarını
renklendirsinler. Hem kendilerini daha iyi hissetsinler hem de etraflarına
güzellik saçsınlar...
Çok teşekkürler
I think she is your turning point…
What is İstanbul for you?
Thank you very much
Çok teşekkürler
INTERVIEW WITH ATIL
KUTOĞLU
Mr. Atıl, you have customers even from
Austria Royal family and Hollywood. Let’s listen Atıl Kutoğlu from your side.
It is always hard for me to tell myself
but I will summarize: I am an idealist artist who love the job and try to
create happiness with fashion and fashion designer who try to represent Turkish
culture to Europe, America and whole World. Namely I will express myself: the
designer who uses his job to use like that.
Someone else can not represent Turkey better than that .
thank you very much. Till my student period I try to destroy wrong prejudices and fix the missing recognition as I can with either my identity or my interviews , collections, fashion shows. I have tried to explain to world that Turkey is dinamic, modern and has rich culture
thank you very much. Till my student period I try to destroy wrong prejudices and fix the missing recognition as I can with either my identity or my interviews , collections, fashion shows. I have tried to explain to world that Turkey is dinamic, modern and has rich culture
Let’s talk about past…you organized a fashion Show at Gemran School during
your high school period. Maybe it was the first time in the World. What a
bravery.
Yes, true. My friends and popular beautiful girls at German school always
wore my designs. So I formed an idea to
create a collection and organize a fashion Show at the end of high school
years. My painting teacher Herr Schneeweiss and the manager supported. And I
was the first. My girlfriends chose dreeses which they tailored willingly and
became my models. İt was an huge collection. I use fashion in cultural way. I presented my
clothes from Ottoman Empire, Byzantium,
Seljuks and current. Now waouw it seems incredible for me to had done it.
How did you meet with Vitali Hakko?
We were customers of Vakko during secondary school like everyone else. I
like and respect Vakko. I made an
appointment and showed my drawings. Vitali Hakko liked them and invited me to
be intern or to work. My degree was good, thanks God. Everyone went to sport or
other activities after school but I went Vakko. I worked a few years and in the
summer. I had the chance to see the basement. I saw the session prepartion of a
textile company which impressed me. Then I decided to have my own brand. I had
this idea in miy mind, when I went To Austria for school.
Do you believe in destiny? You had the idea of having your own collection.
One day you saw the president of
municipality in Austria whom you talked. İs it a serendipity? that is why I am
asking?
I do not now it seems like serendity. Actually I believe in destiny. İt was a chance for me, I went and met him and my career started unforseenly. The president values art and artist also who made a donation for my first fashion Show in Vienna. The most beautiful girls from Vienna Economy University worked with me for my collection called “fashion ekspezition Istanbul” that showed the history and present of Istanbul at the end of year. This was fort he first time in Vienna University- for me after German school.
I do not now it seems like serendity. Actually I believe in destiny. İt was a chance for me, I went and met him and my career started unforseenly. The president values art and artist also who made a donation for my first fashion Show in Vienna. The most beautiful girls from Vienna Economy University worked with me for my collection called “fashion ekspezition Istanbul” that showed the history and present of Istanbul at the end of year. This was fort he first time in Vienna University- for me after German school.
Wonderful!
The wife of President is Dagma Koller is a famous musical star whom I did
not meet those days...
I think she is your turning point…
Yes, of course my designs were known after she wore. Then princess of
Austria came to my Office as a customer so
we met. She bought a lot of dresses. Today she is one of my friends. Yes, it
was destiny somehow. She determined my global
career that started from Austria.
Actually I think like that: if you believe in something and see the chances,
God will destroy the obstacles.
Of course these were good chances but we faced a lot of obstacles. My
career was not so easy
Well, what was the obstacles?
I was not expected as a Turkish people. They said “you can not be Turkish” in Europe. But media, specially media in Austria definitely supoorted me from beginning; athought I was a foreigner. Because they respect art, artist and talented people. I was awarded top designer in Austria many times.
I was not expected as a Turkish people. They said “you can not be Turkish” in Europe. But media, specially media in Austria definitely supoorted me from beginning; athought I was a foreigner. Because they respect art, artist and talented people. I was awarded top designer in Austria many times.
Your prize is probably enough to fill this room ..
Yes, many prizes.
Yes, many prizes.
Let’s talk about glorious day on 4 December. You were awarded a plague
during an organization that president of Austria, his wife and Minister of Art
attended...
Yes, the most important plague of Austria on science and art. Now I am
being called. A lot of people call me. Friends from Turkey attended that
ceremony. İt is a plague that has been given to few artists such as famous
opera singer Placido Domingo or Anna Netrebko.and under the approval of
President. I do not care such prizes but it is exciting.
What an honour. Also for our country.
Yes. Altough Austria is a culture and art country which is puritan and does
not like everything; they gave me this prize.I am happy and excited.
Is it hard to be a designer of Austria Princess? Does she has many demands
or caprice?
Oo no. Camilla von Habsburg and Francesca von Habsburg are both from
Habsburg dynasty which built Austria-Hungary Impire. Both of them are modest
and came t Turkey many times. Camilla was my honour guest form y fashion Show during
Istanbul Fashion Week. We get on well and good friends. İt is joyful to work
with them. It is my honour to be a designer of royal ruling family as a Turkish
people and Turkish brand as well as Turkish textile and fashion. Because, of
course European media shows what they wear. İt is a good advertisement when
elite families ask and talk about my brand.
Of course, because Atıl Kutoğlu is one of the famous Turkish name in the
World. I know that from my friends from abroad..
Yes, I am happy when I represent well my name and country in the World..
How is the style of Atıl Kutoğlu?
Atıl Kutoğlu’s simple, modern, comfort and elegant style is from Turkey and
Ottoman culture&art that is used by woman during both day and night life.
You like simplicity.
Simple/minimalist but eye catching. Not basic and kitsch but has own glow, embriodery,
drapa and harmony. I prefer a luxury that does not seen too much.
Your favorite food?
Karnıyarık.
Really?
Yes my favorite till childhood. Actually I do not have dislikes on food. I
like most of them. Specially urkish kitchen.
What is your happiest moment in your life?
I have happiest moments. Finals of my fashion shows just a few minutes when
I walk on the podium altough I was shy. The birth of my nephews were important.
Also the days that I was awarded. Fortunately I have beatiful memories.
Do you pray before the important things, do not you?
Yes before my fashion shows… actually I pray several times. Almost every
night before bed, if I'm not too tired. I pray in Arabic before important
things/events
Well, do you pray for evil eye?
As far as I know. There is no pray for evil eyes. But I will learn
Do you have superstitions?
Not too many. I do not care. Praying is more important for me
What is İstanbul for you?
İstanbul is exciting for me that is a passion which has a mosaic, hard to
explain. People can not live life to the full without it where we should go or
use the beauty of it. Unless the life
becomes characterless. Istanbul is a place, city, way of life and fact where
the history and culture of east and West are togerther perfectly. Contemporary Art is very popular in Istanbul,
modern art too. Either past or the future combine here. Either Asia or Europe
combine here. Istanbul is unique in the World where has intellectuals,
conservatives and amazing human and culture mosaic.
İf Istanbul was a woman, how would you design it?
Istanbul is like a woman somehow. I do not want to do extremity but I dress
it with feminen sexy dress. Because it will become a fabulous woman who perhaps
would be difficult to control
An analysis of trend… are Turkish woman different when you compare with 10
years ago?
Turkish women have always been as strong as men ang become more strong, in
my oppinion. I see the growth of Turkish woman. Consrvatism has created an
agenda. We are happy to see the most of conservative woman in life –instead of
far away from it and they are not dork- produce, follow news, follow culture,
have their own attitude.
Thank you. What do you thinkabout modern conservatives..
I have not heard of that.
This subject is popular: Make up
with headscarf or colorful clothes.
Actully, I respect people who does not restrict the freedom of others. If
modern conservatism is something like that; it is normal and I admire.
You respect all kind of ideas who we have missed…
People may have own rules of religion. There should not be any pressure… our
religion says “the biggest good deed is working and doing favor for others”. Those
who do not perform what religion needs but have good temper and do favor for
others have good deed. So no one should not criticise others and people should
decide by themselves.
Does Turkey get more conservative? You may not answer if you desire…
The popular agenda of these days.
Let me ask: your customers want longer skirt or without decolleté when you compare with 10 years ago?
Actually there is no increase. I have customers from all segments such as conservatives
or those who want decollete. Everyone continue on their own path. We also have
conservative women who want to have extremely ambitious pieces.
Well, what do you think about that?
I think it is good but not being completely in Turkey. So I respect them
who follow trends and apply.
You were planning to make a collection with 10 parts for Hayrünisa Gül but you
stopped because of media…
Auww you know. Yes I was scared…
As far as I know, your headscarf are used?
Completely true. we started like that but could not guess.
Why did media do this?
Probably it was interesting. I do not blame them, it is a good subject. For
the first time, a first lady had a fashion subject, it might draw attention. I
do not know really but our friendship still goes on. I am glad to see that they
use my desings.
Well, Emine Erdoğan? Are you working
with her?
Emine Erdoğan is my friend. She congratulates me before my fashion Show via
letter or telegraph. She is very polite but I did not design a collection for
her. I guess she has headscarfs designed by me. I designed a tie collection for
Prime Minister. In fact, he gave gifts to international dignitaries. But we
have not worked together recently
What does White means for Atıl Kutoğlu?
İt is the color of purity, clarity, cleanliness and very popular. İt is
hard to use in daily life and sew in fashion but it is special because it gets
dirty easily (smiling). Achieving the difficult: having and wearing white clothes
for collection. İt is the symbol of cleanliness and I like it.
How much do you use White for your collections?
I am a trendstter so current popular trends have been already used by me. I
have used White so many times. There are a lot of White and cream color summer
clothes for my 2013 spring-summer collection. We use winter-white clothes
during winter but not too many. I hope
you do not want White pictures from me. We used red- White colors a few years
ago. In 2010, I used red*White for my
Turkish flag based collection. Some part of my collection were red, some of
them were White and some of them were red-white together. Moon&star, lines
and motifs…I often use wthite. I like it.
White… you are looking for large area, as I see.
White is a important in my store which is at Nişantaşı. This showroom was
designed by Italian architect Claudio Nardi Dolce Gbbana who is also has worked with
famous LuisaViaRoma boutigue in Florence. He made a lux, minimal and fine
design. This building was classic and old one. He transformed this building
with certain lines that I liked. I am not totally (%100) modern but under these
circumstances minimalism is needed in the showroms to present clothes. This is my style with a
few Turkish touch. There is moon&star on our pillows. We put a carpet with Seljuk
motifs on the ceiling. White color is very important for decoration. I also
have White chair and sofa in my home.
I remembered when you said Newyork..you are one of the first Turkish
designers who performed a fashion Show during Newyork Fashion Week..
Rıfak Özbek organized before me, I think. But I did non stop for 8-9 years
from 1999 to 2008. I was the only Turkish designer with Turkish flag theme at Newyork
Fashion Week. I was fingered at restaurants for having a collection with
Turkish flag; Altough I had a trouble in Turkey…
What about that reaction?
%90 of people supported me who love Turkish flag and said that it was a
positive chance to present Turkey. My
collection was mentioned at international prss such as Newyork Tines and CNN
International…but we had a trouble because of law which was changed after the
demands of futbol spectators who wanted to wear tshirts with Turkish flag during
World cup football match. Then I calmed down and took a deep breath.
What do you think about İstanbul Fashion Week?
ITKIP, Fashion Designers Association and United Brand Association organize
it. Istanbul Fashion Week is important
and will be more. Till 4 years- with opening of this showroom- I have a direct
contact with fashion lovers and I think Istanbul is a developing fashion center
that will have greater importance. I support Istanbul Fashion Week with my
fashion shows and foreign guests or journalists invited by me. For instance, Tamara Ecclestone
came who was invited by me… she wanted to be on the podium which was criticised
by someone by saying “she is fat,she is fatter than other models” but it should
have not been. Anoreksia was popular which is not desired today. She had a
beautiful face and is from a leading English empire family which is the empire
of Money. She is also the princess of Formula 1. That is why all crticism made.
5-6 newspaper in Italy, England and a lot of Tv channel in Europe mentioned
this news because of our celebriy. As a result it was a priceless advertisement
both for Istanbul Fashion Week as well as Turkish fashion. Really it should be
supported. All Turkish brands and designers should come out that is how it
works in the World.
Can we improve ourselves to compete in Newyork and Paris fashion week?
In Paris, there are a lot of (hundreds) famous brands and fashion
designers. On the other hand, we have a few fashion designers who could
influence the World fashion. But the sector should support this. Everyone including
designers, companies and specialist in luxury sector should focus on Istanbul
Fashion Week like it is done in Paris and Milan. Because this is the incredible
chance that is beautiful and exciting. Fashion week, in wherever it is,
attracts people whoever love fashion, wearing, cosmetics and luxury. Journalists
come to your country. İt is not just fashion shows but also opening ceremony at
restaurants and clubs in 1 week. So it is a good advertisement of your country
and city. Buyres, journalist and interested people from all over the World come
and let World be aware of this event. İt is a prestige. That changes the
prejudice and is an open gate for rich tourists. The country generates revenue.
What is your favorite domestic and foreign designers?
I should work on it not to forget one. From foreigners I like Alber Elbaz
Lanvin, Belgian Raf Simon from Dior, Karl
Lagerfeld who has a great thoughts. Also
Balenciaga Nicolas Ghesquiere, Ralph Lauren who creat a empire and produce awasome
things from child shirt to home decoration. In my opinion most of my colleagues
are successful.
Which colors are trendy during this session?
Dark blue is common for winter and summer collection. Also copper, dora, lame, glitter, sequins like
a large Money, swarovski crystals, rose
and pink colors and oversize clothes. Tight clothes are not popular for daily
or night life. Leather clothes are also used
during day and night such us black, Brown, dark blue and burgundy. Fur,
geometric and graphic designs are also very fashionable. Multi piece clothes - namely
blouse-skirt or blouse- pants or vest- are popular. Jumpsuit was focused but now one single piece
clothes –seperated- are prefered.
Who is elegant?
Madonna is always cool. I like Sharon Stone. Kate Moss has a style in
England, wears well. Jerry Hall , Elizabeth Jagger, Tamarra Ecklestone, Pricess
Carolin and her daughter Charlotte
Casiraghir. From Turkey Nevbahar Koç, Afet Karacan, Karolin Koç, Heves Ekinci.
Lastly, what do you want to say for our readers?
Follow fashion, culture and art whatever your job i. Go to exhibitions,
fashion shows. Do not be far away from fashion. Color your life. Either feel
better or make others happy…
Thank you very much